17 Mart 2015 Salı

bugün günlerden kronstadt



kronstadt bugünün türkiye'sinde belki de hiç anlatmadığı kadar şey anlatıyor. 1921'den beri anlattığından başka/yeni bir şey yok ama sadece devletin zulmüne tanık olan değil aynı zamanda devletin dışlandığı bir hayatı kurmaya çalışan birbirine benzemez binlerin hayatına tekabül eden bir şeyi anlatıyor. kronstadt bir devlet rutinidir. roboski gibi, halepçe gibi, dersim gibi ve devletler varolduğu sürece dahasının da olacağı gibi. pek bir resmi kaynaklara göre 4127 yaralı ve 527 ölüyle çıktı işin içinden devletin biri. ateşkes imzaladıktan sonra barış içinde uyuduğunu sanan devrimcilerin üzerine top atışları yaparak bir komünü sonlandıranla aynı devlet. bu da bir devlet rutiniydi, artık hepimizin de deneyimlediği gibi. devletler komünlere güneş doğmadan önce saldırır tüm acımasızlıklarıyla. kronstadt'a kulak verin, orada senin de hikayen anlatılıyor. 96 yıl önce seninle aynı şeylerden bahsettiğini göreceksin. fabrikaların idaresini eline alan işçilere, toprağı özgürce işleyen köylüye, kararların komün içinde birlikte alındığı bir ilişki biçimine, profesyonelleşmemiş ve tek görevi bilgi taşımak olan temsilcilere, sovyetin bir iktidar adı olmadan önceki haline bir kulak ver. zamandan ve mekandan kurtulmuş bir kardeşliğin, kader ortaklığının izini sürün. geçmiş zamanın perdeleri arasında devlet dersinde yanarak ölmüş, derisi kayışa dönmüş çocuklar birbirine yapışmış dudaklarının arasından fısıldıyor sana, katilimi biliyorsun. devrim kendi çocuklarını yemez, çocukları devlet yakar.


12 Mart 2015 Perşembe

mis gibi bağ



annemle nevresimleri ütülenmeden önce katlama işini yapıyorduk, hani bir noktada iki kişi nevresimi sıkıca tutup kendini geriye doğru aynı anda atar ve aynı anda doğrulur ya, tiyatrodaki güven çalışmaları geldi o sırada aklıma. ayaktayken ya da bir yükseltiden kendini bir başkasının kucağına bırakıverirsin, o da tutar seni. tutmazsa kıç üstü düşersin ama düşünmezsin bunu çünkü düşeceğini bilir diğeri, tutmayacak da ne yapacak? yoldaşlığı düşündüm hemen tabii. anneyle nevresim katlar gibi olmalı yoldaşlık. aranda ellerinle yapıştığın mis kokulu bir bağ olmalı, nasıl bırakılır ki o bağ? bağımsızlıkla bağsızlık aynı şey değil demişti biri. sevgiyle selamlarım kendisini.

11 Mart 2015 Çarşamba

saman kafalar



Neredeyse 20 yıl olmuş vicdani retçinin kanunlar nezdinde milletvekili olup olamayacağı sorusu aklıma bile gelmemiş, neden acep, eminim bu konuda yalnız da değilimdir, ne denli vizyonsuzmuşuz. Kanunlar nezdindeyi cümle içinde kullanma şansını bana tanıyan eş dosta ayrıca teşekkürlerimi sunarım. Umarım bu fırsatı bir daha yakalamam.
Yel geçer saman kalır, darılardan ayrılsak, savrulsak da belki bir halta yarar tezeğe tutkal oluruz. Burnumuz boktan hiç çıkmadı zaten, dert yok. Biz saman kafalar aynı ateşte nasılsa buluşuruz, sapla saman karışmasın da birbirine, dert yok. Saman kafalı korkuluklar olalım yine, güzelim kargalar konsun omzumuza, ağzımızda pis bir sırıtışın eşliğinde sigarayı tellendirelim, kendimizle yanalım belki cadıları çeker ateşimiz. Dert yok. Güzel gözlerinizden öperim.