30 Ocak 2016 Cumartesi

neymiş bu memleket

memleket nere diye bir soru vardır hani ne iş yapıyorsunun ardından gelir genelde ve çoğu insan için doğmadığı, hiç görmediği bir hayali yerdir o memleket. cevabı atadan gelen ve sadece hafızanın sağlamlığına bağlı bir cevap. memleketliliğin atadan/erkekten gelirliği kendi başına çok şey anlatır aslında. o erkekliğin ne olduğunu biliriz biz. sadece bir cinsiyeti anlatmaz, hükmetmenin kuşaktan kuşağa da naklidir o. önemsizliğinden değil kesinlikle ama o erkekliği bir kenarda bırakıp hafıza kısmına dair bir iki laf etmek arzum öncelikle. kaç kuşak geriye doğru sayabiliyorsa bir insan soyunu, kendine memleketim dediği yeri de o bilgiyle bulur. milli eğitimin söylediğine bakılırsa tüm memleket orta asya'dan kalkıp gelmiştir, en azından yok kardeşim ben şuradan geldim diyecek bilgisi olanlar dışında. türk olmanın türkiyeli olmak anlamına geldiğini öne sürmek gibi gülsek mi ağlasak mı dedirten bir yorum da son zamanlarda iyice popülerleşmiştir ya, ne diyeni ne de denileni ciddiye alamıyor tarih bilgimiz. hafızaya döneyim ben, atanı, dedeni ne kadar geriye doğru takip etmekse olay, gezegende yaşayan her modern insanın (homo sapiens) gidip gidebileceği en azından bugünkü bilgiler yardımıyla belli. omo vadisi diye bir yer var etiyopya'da, omo nehrine yakın bir nokta. anadilinizi de oralarda bulabilirsiniz; klik dili. şeceresi en kalın olan yarıştırsın bakalım yaklaşık 200 bin yıl önceye tarihlendik etiyopya'da. soyağacının birden ortaya çıkıveren kayıp bölümü birini rizeliden samsunluya, antalyalıdan muğlalıya, erzurumludan karslıya zıplatıverdiğinde kabul edilebilirse, omolu olmaya zıplamak da aynı derecede kabul edilebilir görünüyor bana.
kendini ait hissetmek diye de bir şey var tabii, son derece anlaşılır. kendisini yaşadığı gezegene değil ama gezegendeki tek bir noktaya bağlı hissedenler olabilir. yorma abi beni gözümün gördüğü yer yeter bana, eyvallah kardeşim, o da makul.
lafı fazla dolandırdım galiba. memleket diye bağır çağır sokaklara çıkan, ilk fırsatta kitlesel olarak çıktığı sokakta yağmaya, talana, lince girişen bir memleket sevdalısı yığın var. memleketi de bir millet üzerinden ifade ediyorlar, kendilerine bakarsan ırk üzerinden de, ırk diye bir halt yok kardeşim demek çok da bir şey anlatmıyor kendilerine bildiğiniz gibi. sadece türklük de yetmiyor haliyle, onlar gibi düşünen türkler istedikleri.
neymiş peki memleket? doğduğun yer mi, doyduğun yer mi ya da birilerini doğduğuna pişman ettiğin yer mi? başkalarına acı çektirdiği yer bu yığın için memleket. memleket üzerine yaptığı her muhabbet cengaver bir geçmişi övmeye dayanıyor neticede. can alınan, kan dökülen bir toprak parçası anladığı. bildiğiniz mezarlık. artık ölüleri bile gömdürmediği bir mezarlık.

ideal devlet

                Söylediği her şey doğru ve gerçek olarak görülecek, hükmettiği herkes ona koşulsuz itaat edecek, her tavrı topluluğun çıkarı anlamına gelecek, o en iyisini bilecek ve takipçileri de buna yürekten inanacak, o toplumun kendisi, toplum da o olacak, topluluk bizzat onun bedeninde canlanmış olacak, o halk demek olacak, millet demek, toplum demek olacak, tanrısal olacak, velinimet, şef, lider, hükümdar, yol gösteren, karanlıkta yolu aydınlatan fener, nefer, önder, herkesi bir arada tutan çoban, maya ve harç, tanrısal, kaynak olacak o, o artık o olmayacak, tek tek her birey olacak o, her bireyde o olacak, dağılacak ve çoğalacak…
                Hangi müdürün gönlünde yatmaz bu? Ama müdür olacak, pırpırı ne kadar çoğalırsa çoğalsın omuzlarında, süslü sıfatlar ne kadar yapıştırılırsa yapıştırılsın adının önüne, lakapları artsa da her cengaverliğinde, müdür kalacak!
                Devletli toplumlarda arada sapmalar olur, istisna perdesinin ardına gizlenmiş kaçınılmaz çıkıverir ortaya. İktidarın olduğu her yerde sabırla bekler o. Adını ne koyarsanız koyun rejiminizin, faşizmin kuluçkasıdır o. Önünde sonuna çıkar ortaya, hakkı olanı alır, devletin ve iktidarın hakkını verir.

                Kaç bin yıldır afili toplum sözleşmecileri süslü fikirler üretti durdu. Buldukları en ideal devlet zincire vurulanı, kısırlaştırılmış olanıydı. Sakatlatılmış bir halini ideal olan diye yutturmaya kalktı retorikçi şarlatanlar. İkinci bir örnek versin biri ideal hali güçten düşürülmüş olana. Faşizmin dizginlenmeye çalışılmasıdır tüm devlet kuramları. Dizginleyemediler, onu da gördük. Devlet ideal haline doğru ilerler, fıtratı budur. Faşizm devletin ideal halidir. Alın devletinizin turşusunu kurun.