31 Mayıs 2008 Cumartesi

Hamlet Makinesi

Heiner Müller'in yazdığı oyunun anarkodramaturjik denemesidir aşağıdaki.
HAMLET MAKİNESİ HEINER MÜLLER
Çeviren : Nihal G. Koldaş
Eviren : Biz (cemil cahit-redife-mehmet)
1. AİLE ALBÜMÜ
Ben Hamlet’tim… Kıyıda durup sahile çarparak parçalanan köpüklü dalgalarla gevezelik ediyordum. Ardımda Uygarlığın yıkıntıları. Çalan çanlar devlet töreninin habercisiydi.Cenaze devlet töreniyle kalkacaktı. Katil ve ölünün dul karısı dramatik bir ikili oluşturuyorlardı. Meclis üyeleri yüksek rütbeli cesedin ardından kaz adımları ile ilerliyorlar, yüzlerine acemice boyanmış acılarıyla haykırıyorlardı.CENAZE ARABASINDAKİ BU CESETKİMİNGÖKLERE YÜKSELENBU FERYAT VE ÇIĞLIKLARKİMİN İÇİNBİR DEVLET BÜYÜĞÜNÜN CESEDİ BUSADAKA DAĞITICISININKendi marifeti olan devlet mekanizmasının yarattığı yığınların oluşturduğu yoldan ilerliyor. Şehir kendini sokaklara kusuyordu. Kaygan, şekilsiz, kalıntılarla dolu, vıcık vıcık. O YALNIZCA HERKESTEN HER ŞEYİ ALAN BİR İNSANDI. Kalanlarıyla akıyordu kusmuk yollara. Kendinden alınanlarla kendi kalamayanlar, kendinden kurtulamayanlar, posalar, koca bir yığın, üzerine sifonun çekilmesini kimsenin akıl edemediği kanlı kusmuk yığını, eğime bırakmıştı kendini, akıyordu tepeden aşağı, yerçekimine teslim. Cenaze yürüyüşünü durdurdum. Tabutun kapağını kılıcımla kaldırdım. Kılıcımın sapı kırıldı. Olsun. Ucu kırık kılıcım da iş görüyordu ve şimdi bir ölü olan yaratıcımı parçalara ayırdım ve etraftaki yoksullara dağıttım. ET ETİN YAKINLIĞINI İSTİYOR. Etrafıma doluşmuş olan öbür serserilerle birlikte onun hesabını gördüm. Yas yerini coşkuya, coşku da yerini ağız şapırtılarına bıraktı. Bomboş tabutun tepesinde katil dulun üstüne bindi. SANA YARDIM EDEYİM AMCA… BACAKLARINI AÇ ANNE… Yere, toprağa uzandım ve çürüme ile uygun adım ilerleyen dünyadan yükselen sesleri dinledim.BEN İYİ YÜREKLİ HAMLET’İMBANA ACI DUYMAK İÇİN BİR NEDEN VERİNGERÇEK BIR ACI DUYMAK İÇİN TÜM DÜNYAYI FEDA EDEBİLİRİMKARDEŞ BOĞAZLAYAN FATİH’İM BENEY HALKIM AMA BEN SİZE NE YAPTIMHERKESİNKİNDEN AĞIR ŞU BEYNİMİ BİR KAMBUR GİBİ TAŞIYORUMKOMÜNİZMİN BAHARINDAKİ İKİ NUMARALI SOYTARIBU UMUT ÇAĞINDA ÇÜRÜMÜŞ BİR ŞEYLER VARGELİN YERYÜZÜNÜ DEŞELİM VE ONU AYA DOĞRU ÜFLEYELİMİşte beni doğurtan yaratıcı, beni ben yapan hayalet geliyor. Balta hala kafasına saplı. Şapkanı çıkarma biliyorum kafanda çok fazla delik var. Etten ve kemikten olduğun zamanlarda anamın bir delikten yoksun olmasını isterdim. Ben varlığımdan vazgeçebilirdim. Kadınların delikleri tümüyle dikilip kapatılmalı. Burası anaların olmadığı bir dünya olmalı. O zaman birbirimizi sessizce huzur içinde boğazlayabiliriz ve biraz da güvenle… Hayat bize fazla uzun göründüğünde ve boğazlarımız çığlıklarımıza dar geldiğinde güvenle yok ederiz birbirimizi. Benden ne istiyorsun. Bir devlet töreni yetmedi mi sana? Seni ihtiyar asalak seni. Senin ayaklarında hiç mi kan yok. Senin cesedinden bana ne. Dua et ki baltanın sapı dışarda. Belki cennete gidersin. Ne bekliyorsun? Bütün horozlar boğazlandı. Yarın sabah olmayacak. İptal edildi.BEN DE GELENEKLERE UYMAK ÜZEREBULDUĞUM EN YAKIN YA DA EN İYİ ETİ ELDE ETMEK İÇİNBİR DEMİR PARÇASI MI SAPLAMALIYIM ONAÇÜNKÜ DÜNYA BUNUN ÜZERİNDE DÖNÜYORTANRIM !!!BİR MEYHANE TABURESİNDEN DÜŞERKEN( Horatio girer ) Sabah bomboş bir gökyüzü ile perdelenmiş olduğu için düşüncelerimin kanla böylesine dolu oluşundan duyduğum güvenle... (Horatio’yu görerek) ÇOK GEÇ KALDIN ARKADAŞIM… SANA ÖDEME YAPILMAYACAK BU BENİM TRAJEDİM… BURADA SANA GÖRE ROL YOK… Horatio beni tanıyor musun? Benim dostum musun Horatio? Beni tanıyorsan eğer dostum olabilir misin? Kızı güzel Ophelia ile yatmak isteyen Polonius’u mu oynamak istersin yoksa? İşte şimdi de Ophelia giriyor sahneye. Hem de doğru replikte. Bak kalçalarını nasıl sallıyor. Trajik bir karakter!Horatiopolonius. Senin bir oyuncu olduğunu biliyordum. Ben de öyleyim. Ben Hamlet’i oynuyorum. Danimarka bir cezaevi. İkimizin arasında bir duvar yükseliyor.Bak o duvarda ne büyüyor. ( Polonius çıkar )Anam gelin olan annem. Memeleri bir gül yatağı, rahmi yılan yuvası: Repliklerini unuttun mu yoksa anne! Ben sana hatırlatacağım!PRENSİM CİNAYETİ YÜZÜNÜZDEN YIKAYINIZVE YENİ DANİMARKA’YA GÜLEN YÜZÜNÜZÜ UZATINIZAnne seni yeniden bakireye dönüştüreceğim. Kralın kanlı bir düğüne kavuşsun diye.ANA RAHMİ TEK YÖNLÜ SOKAK DEĞİLDİR! Ellerini arkana bağlamalı. Hem de gelinlik tülün ile. Çünkü kucaklayışlarından iğreniyorum. Gelinliğinin parçalarını babamın dönüştüğü toprakla kirletmeli. Kumaş parçalarıyla yüzünü, karnını, göğüslerini sıvazlıyacağım. Çığlığını dudaklarımla susturarak seni onun, babamın görünmez izlerinin peşine götürüceğim. Rahminin meyvesini o zaman tanıyabilecek misin? Hadi düğününe orospu! Canlıların ve ölülerin üzerine ışıyan Danimarka güneşiyle…Hela deliğini bu cesetle tıkamalı ki tüm saray halkı kendi soylu bokları içinde boğulabilsin.Bırak da yüreğini yiyeyim Ophelia. Benim gözyaşlarımı döken yüreğini…
2. KADININ DOĞUSU-KADININ BATISI(Geniş alan. Ophelia. Ophelia’nin yüreği bir saat)
OPHELIA
Ben Ophelia’yım. Irmağın bağrında tutamadığı kadın. Akıntıyla salınamayacak kadar ağır, dipte kalamayacak kadar hafif. Uyduruk, yarımyamalak kadınsılığımla hafif; bu hafifliğin yükünü taşıyamayan zayıf omuzlarımla ağır. Ne yüzeyde salınabilen, ne dipte kalabilenim. Kadınım. İpin ucunda sallanan. Atonal bir metronom. Atardamarları kesilmiş kadın. Aşırı doz almış kadın. DUDAKLARINDA KAR. Başı havagazı ocağının içindeki kadın. Dün kendimi öldürmekten vazgeçtim. Kalbimi sıkıştıran bir ağırlık çöküyor üstüme. Bana lütfedilen kostümlerin ağırlığı olmalı diye düşünüp soyunuyorum. Kostümlerden, rollerden sıyrılmak isteğiyle çırılçıplak kalana dek soyunuyorum. Ama o ağırlık gitmiyor. Göğüslerim, uyluklarım ve rahmimle başbaşayım. Kesik damarlarım dikkatimi çekiyor. Farkediyorum ki içi benzinle dolu, kendisi plastik boru. Tenime dokunuyorum, kafası koparılarak öldürülen bir yılanın derisi kaplanmış dışıma. Üstündeki tüyler bir ayıdan çalınan posttan geliyor. Tırnaklarım dişleri için katledilen filden. Terliyorum, terim ölen bir çocuğun kanı. Rengini de biliyorum çocuğun, hepsinin de olduğu gibi ölüm moru. Bu beden benim hücrem. Esirim. Esaretimin araçlarını parçalıyorum, iskemleyi, masayı, yatağı. Evim olan savaşalanını yokediyorum. Sonucu ne olursa olsun kaybedilmeye hükümlü oyun alanımı. Açıyorum kapıları, rüzgar dünyadan yükselen çığlıklarla girebilsin diye içeri. Pencerenin camını paramparça ediyorum. Kanayan ellerimle sevdiğim erkeklerin fotoğraflarını yırtıyorum. Sevdiğim erkeklerin, beni yatakta, masada, iskemlede ve yerde beceren erkeklerin fotoğraflarını. Hücremi ateşe veriyorum. Giysilerimi de bu ateşin içine fırlatıp atıyorum. Bir zamanlar yüreğim olan saati de söküp çıkarıyorum göğsümden. Sokağa iniyorum üzerimde kendi kanımdan kıyafetim. Seçkin sineklerin üzerine üşüştükleri kızıl cazibeli boka bulanmış kıyafetim, bayrağım benim. En yaratıcı dürtüyle yıkmalıyım her şeyi ama önce kendimi. Boktan bir kağıt parçasıyla cisimleşmiş bedenimi.Ben Ophelia’yım.
3. SCHERZO
( Ölüler Üniversitesi. Fısıltılar ve mırıltılar. Ölü düşünürler mezarlarından Hamlet’e kitaplarını firlatırlar… Ölü kadınlar galerisi… İpin ucunda sallanan kadınlar, atardamarları kesilmiş kadınlar. Kafatası parçalanmış elinde oyuncağıyla tecavüze uğramış kız çocukları… Hamlet onları bir müzeyi ya da tiyatroyu gezen bir ziyaretci gibi izler. Ölü kadınlar onun giysilerini parçalayarak çıkarırlar. Üzeri HAMLET 1 etiketli dikine konmuş bir tabuttan Cladius ve Ophelia çıkar. Ophelia fahişe gibi giyinmiştir)
OPHELIA : Hamlet yüreğimi mi yemek istiyorsun? ( güler )
HAMLET : ( Yüzü ellerinin arasında ) Bir kadın olmak istiyorum.
OPHELIA : O kadar açsın demek.
HAMLET : Acı, gerçek bir acı. ( Ağlamaklı )( Ophelia Hamlet’i kendi kıyafetleri ile giydirir. Ophelia onu bir fahişe gibi boyar. Kadınların kanları ile makyaj. Cladius – şimdi Hamlet’in babası --- ses çıkarmadan güler. )
OPHELIA: ( Önünde diz çöken Hamlet’in omzuna ayağını koyarak ) Seni acı dilencisi. ( Ayağıyla iterek onu devirir )( Ophelia Hamlet’e bir öpücük gönderir ve Hamlet’in babası/Cladius ile yeniden tabuta girer. Hamlet bir fahişe gibi poz verir. Horatio Hamlet’le dans eder )
SESLER : ( Tabuttan ) Öldürdüğünü seveceksin . En güzelidir sevilenlerin ölüler. Ne ihanet vardır onlarda ne itiraz. Kolay şekil alır erimiş kemikler. (slaytlar)Dans giderek hızlanır ve vahşileşir. Tabuttan kahkahalar yükselir. Horatio Hamlet arasında gittikçe sertleşen, tecavüze benzer bir dans.
4. SALGIN
HAMLET : Ben Hamlet değilim. Artık oynamıyorum. Kelimeler, kelimeler, kelimeler… Kelimelerim artık bana hiç bir şey ifade etmiyor. Düşüncelerim imgelerin kanını emip bitiriyor. Dramım artık gerçekleşmiyor. Her tarafım dekor. Bu dekorun, dekorların benimle hiç ilgisi yok. Bu dekorları kuranlara benim dramım hiç bir şey ifade etmiyor. Artık ben de ilgilenmiyorum. Bundan sonra bu oyunda yer almayacağım. (Sahne bir anıttır. Tarihi yapan insan temsil edilmektedir. Bir umudun çürümesidir. Umut edilen gerçekleşmemiştir. Uygarlık) Bu dünyadan, anıtlaşmış bu dekordan bana ne! Devasa bir anıt, tepemize binmiş Uygarlık! Bu anıt tozun içine gömüldü. Toz işte, sadece toz. Bir delikten rüzgarı kovmak kadar, geride kalanları kalanlarıyla sarmaya da yarıyor. Bu anıt temsil ettiğini sıçarcasına doğuranların salyalarıyla parçalandı, ezildi, yokedildi. Bu taş anıtta insanlar yaşıyor. Geniş burun deliklerinde, işitme kanallarında, derisinin kırışıklıklarında ve üniformasının kıvrımlarında, uygar dünyanın yoksulları yeredinmiş yaşıyor. Ölü çocuk elleriyle besleniyoruz, her gece yatağımıza giriyor tecavüzle kurban edilmiş kadınlar, kelebeklerin kanat çırpışlarıyla serinliyor devlerin alnındaki ter, kurban verildi uzlaşmaya herşey, talih gülmediyle avunduk, şimdi kurban olup ağlamasını istiyoruz tarihin bize. Zincirlenmiş ellerim, biri bir duvara diğeri karşısındakine tutturulmuş, iki pranga, iki duvar, iki ayna. Nasıl bir zemine basılabilir yer, zaman, olay böylesine kopmuşken kendinden? Çok yaşa sen uygar dünyanın uygar insanı! Bok zamanda yok iş yaptık!Benim dramım anlatılacaksa eğer… eğer anlatılacaksa benim dramım…eğer anlatılmaya değer bulunursa…eğer anlaşılmaya değerse…değerlendirmelerin dışında anlaşılabilme ihtimali varsa eğer…ne çaresiz bir durum ha?
OPHELIA : ( Karanlıkta onu dinlemektedir. Yanına yaklaşarak ) Anlat bakalım. Ama önce dinle, bir iki laf edeyim sana. Abartıya kaçma fazla. Madem onurlu bir beyfendiyi oynuyorsun rolünün hakkını ver. Beyfendilikten birşeyler öğren yeter. Bir Lady’nin mendiline benzer beyfendinin onuru; apak. Ama ikinci bir şans bulmada onurun mendil yanında bahtı karadır. Yere düşen bir mendil bir beyefendi eliyle geri verilir ya da saklanır kalbin üzerinde sık sık kokusu tadılarak. Üzerindeki leke önemli değildir, aksine her izde aşık gözüyle neler neler bulunur. Ama ayaklar altına düşen bir onurun kırılmışlığını en aziz olan bile onaramaz. Lekenin hiç silinemezliğini anlat, onursuz yoksulluğu ve yoksun onursuzluğu. O yüzden tut sözünü, sakın anma yüzümü. Gizli tut adımı. Bu satırlar sadece ozanının adına mühürlenmiş dudaklardan okunmalı.
HAMLET : Sevmemiş miydin beni?
OPHELIA : Yanılsamalara kurban verdin acını. Horozlar boğazlandı, saatler iptal edildi. Merak etme dünyanın tüm saatleri birleşip aynı saati göstermedikçe tahtında devam edecek yarımyamalak huzursuzluğun. Ana rahmine yapışık biri dokunamayacak sana. Bir kulak aramıyor muydun keskin sözlerinin uykuyla karşılanmayacağı kadar anlayışlı. Sesine geldim. Madem iki tarafta birden kalmadıkça anlatılamıyor dramın, git içine kapan, bir mezarlığa. Eski dostlar ordalar, iki arada, eşikte. Ölüyle dolu, ölümden en uzak tek yerde. Seni duyan bir kulak olabilirim istediğin buysa eğer. Sözlerini alkışlayamam, yakışık almaz bu. Sana açılan bir sokak olamaz rahmim çoktan dikildi çünkü. Göğüslerim kesildi, o boşlukta başın huzur bulamaz artık. MADEM ÖYLE YIKILSIN HAYAT KADER DENEN SÜNEPENİN ELLERİNDE. Belki son bir öpücük anlamı yitmiş, bir bilet sadece gidişe. (Hamleti öper.) Elveda Danimarka prensi. (Çıkar)HAMLET : Benim hikayem hiç olmadı. Böyle bir dram yok. Oyun metni kayıp. Oyuncular kulisteki işkence aletlerine yatırdılar başlarını. Suflör suflör kutusunda çürüyor. Salondaki içleri doldurulmuş cesetler kıllarını bile kıpırdatmıyor. Evet gitmeli, bölünmemiş bir halde kalabileceğim bir yere gitmeli. Burdan uzağa. Ölümün bu kadar saldırgan olmadığı bir mezarlığa.(Ağlamaklı)Yeter artık. Buna daha fazla dayanamayacağım. Artık yemek içmek, nefes almak, bir kadını, bir erkeği, bir çocuğu ya da hayvanları sevmek istemiyorum. Umutları, hayalleri, hayaletleri, hayalileri sevmek istemiyorum. Artık ölmek istemiyorum. Artık öldürmek istemiyorum. Mühürlenmiş etimi açmaya çalışıyorum. Damarlarımın içinde, iliklerimde, kafatasımın labirentlerinde dolaşmak orada yaşamak istiyorum. İçime kapanmak istiyorum. Kendi dışkımın, kanımın içinde varolmak istiyorum. Biryerlerde bedenler parçalanıyor. İşte o yüzden kendi bokumun içinde yaşamak istiyorum. Bir yerlerde bedenler açılıyor. İşte o yüzden kanımın, kendi kanımın içinde yapayalnız kalmak istiyorum. Benim düşüncelerim, beynim içinde kanayan yaralar. Beynim koskoca bir yara. Bir makine olmak istiyorum. Kollarım yalnız yakalamak için kullanılmalı, bacaklar yalnız yürümek için, sığ acılar yok, düşünceler yok, yarım kalmışlık yok.ÖNEMLİ OLAN TÜM VAROLAN KOŞULLARI YIKMAKTIR.(Hamleti oynayan oyuncu makyajını yapıp kostümünü giyer)HAMLET DANİMARKA PRENSİ BİR KURTÇUĞUN YEMİÇÜRÜYEN BİR CESET YA DA ELMABİR DELİLİKTEN ÖBÜRÜNE SENDELEYEREK İLERLİYOREN SON DELİĞE DOĞRUARKASINDA ONU İZLEYEN HAYALETTEN BIKKINHOROZLAR BOĞAZLANIP SAATLER DE İPTAL OLDUĞU İÇİNESİR KALDI HAYALET YEYÜZÜNDETIPKI KUTUDA SIKIŞAN UMUT GİBİKADERİN BİZE İKİ ARMAĞANI:ARTIK AKAMAYAN GÖZYAŞLARININ ISLAKLIĞIYLAÇOK ÖNCELERİ ŞİŞİP BOZULMUŞDÜNYA DENEN TAHTA KUTUDA ÖNÜMÜZE ATILMIŞHAYALETLERVE UMUTLARELLERİMİZDE YALNIZ BUNLAR VARCEZALANDIRILDIKTUTUKLUYUZÇÖLÜN ÜZERİNDE BİR BULUT HÜCREBİR AĞLANABİLSEACI ANLAM BULSAAMA İÇE AKIYOR GÖZYAŞLARIO YÜZDEN YOSUN YEŞİLİ İÇİMİZVAHALARIN ÇİÇEKSİZ UYDURUK PORTATİF ÇİMLERE BIRAKILDIĞI,KENARLARI YENİ MODA TAŞLARLA AYAKTAN UZAK TUTULAN YAŞAMALAR VAR ARTIKBEN SAHTEKARIM SAMİMİYESİZLİĞİMLETİKSİNENİM HALİMESAHTELİĞİYLE SAMİMİ OLANA HAYRANIMFARKETMEMEYE HAYRANIMİŞTE BU BİR TİKSİNTİHAYRANLIĞA TİKSİNTİVE TİKSİNTİYE HAYRANLIKANLAMINI KAYBETTİ SÖZLERANLAMLANMAYA ÇALIŞIRKENANLAMSIZLAŞMAKLA CEZALANDIRILDIKNE ACI!BU DİYEBİLECEĞİM TEK ŞEYİSTEDİĞİM KADAR TADAMASAM DA ACIYI
5. İDAM( Ophelia bir tekerlekli sandalye üstünde. Beyaz giysiler içinde iki adam onun bedenini sargı beziyle dolar. )
OPHELIA : Ben Elektra, sizlere sesleniyorum. Karanlığın yüreğinden. İşkencenin güneşi altından. Dünyanın tüm sahnelerine. Kurbanlar adına. Bana verilen tüm spermleri geri fışkırtıyorum. Memelerimdeki sütü öldürücü zehre dönüştürüyorum. Doğurduğum hayatı, vediğim dünyayı geri alıyorum. Hayat vediğim dünyayı kasıklarımın arasında sıkıştırarak boğuyorum. Onu rahmime gömüyorum.Teslimiyetin yarattığı mutluluğa lanet olsun. Eşitsizliğin dünyasında bahşedilen kadınsal önceliklere lanet olsun. Boş bir boşalma umuduyla ve orospu durumuna düşmemek çabasıyla incelikle baştan çıkarmalara lanet olsun. Kurbanlara lanet olsun. Güzel ölenlere, yakışıklı cesetlere lanet olsun. Yaşasın çürüyerek ölenler. Huzurlu yaşamın ayakbağları. Yardım edilemeyenler, çirkinler. Yaşasın nefret, horgörme, ayaklanma ve ölüm. O kadın yatak odalarınızdan elinde kasap bıçağıyla yürüyerek çıktığında gerçeği öğreneceksiniz.